150 años de viaje: ¡Tras la pista del Gran Edificio Zarifi!
Bugün sanatın geldiği noktada, siyasetle sıkı bir ilişki kurulduğu ve sanatın artık sadece geleneksel formlardan ziyade ifade biçimleriyle ve bu unsurların farklı kombinasyonlarıyla ilgilendiği bir dönemdeyiz. Fransız filozof Jacques Rancière’in «Nasıl Bir Zamanda Yaşıyoruz?» adlı kitabında da belirttiği gibi, bugünkü zamanımızda sanat, geçmişten farklı bir şekilde ele alınmakta ve geleceğin habercisi olarak görülmektedir.
İstanbul’un Beyoğlu semtinde bulunan 150 yıllık Büyük Zarifi Apartmanı da bu dönüşümlerin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Apartmanın içinde yer alan İstos Sahne adlı tiyatronun sahneye koyduğu oyunlar, apartmanın tarihine ve içinde barındırdığı hafızaya odaklanarak farklı hikayeleri seyirciye sunuyor.
İlyas Özçakır ve Anna Maria Aslanoğlu’nun yönettiği ve İstos Sahne tarafından sahnelenen «Büyük Zarifi Apartmanı» adlı oyun, üç farklı bölümden oluşuyor. Her bir bölüm, farklı yazarların kaleminden çıkma ve farklı karakterlerin hikayelerini anlatıyor. Oyunda zaman ve mekânın yanı sıra sürgün, göç ve ayrılık gibi temalar da işleniyor.
Oyunun yaratım sürecinde zorluklar yaşansa da, farklı disiplinlerin bir araya gelmesi ve tiyatral anlatımın zenginleşmesi sağlanıyor. Sahnedeki farklı anlatım ve sahneleme biçimleri seyirciyi alışılmışın dışında bir deneyime davet ediyor.
İstanbul Tiyatro Festivali’ne kabul edilen oyun, tiyatro seyircisine farklı bir perspektif sunarak sanatın siyasetle buluştuğu ve hafızanın önemine vurgu yapan bir deneyim yaşatıyor. Büyük Zarifi Apartmanı’nın hikayeleri, geçmişle geleceği, gerçeklikle gerçek dışılığı harmanlayarak seyirciyi düşündürüyor ve farklı duyarlılıkların ifadesi olarak sanatın önemini bir kez daha hatırlatıyor.
